Mücadele Yöntemleri
İnsanların dünyadaki ve ahiretteki kurtuluşları için dinsizliğin yeryüzünden tamamen kaldırılması son derece önemlidir. Ve dinsizliğin yeryüzünden silinerek yerine Kuran ahlakının yaygınlaştırılması da -baştan beri üzerinde durduğumuz gibi- tüm inananların sorumluluğudur. "Ben dindarım, diğer insanlar başlarının çaresine baksınlar" demek, samimi bir müslümanın vicdanına sığmaz. Aşağıdaki ayet, bu görevi tüm müslümanların üzerine İlahi bir görev olarak yüklemektedir. Allah her mümini, yakınlarını ve tüm insanları cehennem azabından korumakla yükümlü kılmıştır:
“Ey iman edenler, kendinizi ve yakınlarınızı ateşten koruyun ki onun yakıtı insanlar ve taşlardır; üzerinde oldukça sert, güçlü melekler vardır. Allah kendilerine neyi emretmişse ona isyan etmezler ve emredildiklerini yerine getirirler."(Tahrim Suresi, 6)
Bazı kimseler ise "ben dinsizlikle nasıl mücadele edebilirim ki?" diye düşünüyor olabilirler. Bu, şeytanın insanları oyalamak, Kuran ahlakının yaşanmasını engellemek ve dinsizliğin dininin yayılmasında meydanı boş bırakmak için verdiği bir kuruntudur. Dinsizlikle mücadeleden kastedilen, dinsiz felsefelerin ve fikir akımlarının bilimsel ve akli delillerle geçersizliklerinin ortaya konması, fikri alanda bunların çökertilmesidir. Çünkü fikri yönden çökmüş ve bilimsel olarak da dayanağı kalmamış bir ideolojinin peşinden hiçkimse gitmez. Dolayısıyla bu önemli fikir mücadelesinde her insanın yapabileceği bir hizmet mutlaka vardır. Hiçbir şeye imkan bulamayanlar da, bu önemli mücadelede yer alan, hayatını buna adayan kimselere yardımcı ve destekçi olmalıdırlar.
Örneğin dinsizlikle mücadele amacıyla yazılmış kitapların veya yazıların geniş bir çevre tarafından okunmasını sağlamak, bu kitaplarda yazanları çok iyi öğrenerek bunları herkese anlatmak, dinsizlikle mücadele eden, dinsizliğin fikrini çürüten bilgileri türlü yollarla dünyaya yaymak gibi hizmetler dinsizlikle mücadelenin birer parçasıdır. Unutmamak gerekir ki Bediüzzaman'ın da belirttiği gibi "Küfre rıza küfür olduğu gibi; dalalete, fıska, zulme rıza da fısktır, zulmdür, dalalettir." Bu nedenle çekimser kalanlar, dinsizliğe karşı imkanı olduğu halde mücadele etmeyenler veya mücadele edenlere destek olacaklarına zorluk çıkaranlar, aslında bilerek veya bilmeyerek dinsizliğe destek olmakta ve onların işlerini kolaylaştırmaktadır. Samimi bir mümin, hiçbir zaman bu önemli konularda çekimser kalmaz. Her zaman Kuran'ın emrettiği konularda son derece duyarlı, atak ve kararlı davranır. Vicdanından dolayı bugün yeryüzünde zulüm gören, zayıf bırakılmış, aç, güvenliksiz yaşayan ve zavallı konumda olan her insanın sorumluluğunu üzerinde hisseder.
![]() |
1947 yılında, yeni kurulmuş Pakistan'a göç eden Hint müslümanları, Sih ve Hinduların ortak saldırıları sonucunda ağır kayıplar vermişlerdi. En solda, 24 Eylül 1947 günü Pencap sınırında katledilen sivil müslümanlar. Sağda, Keşmir'de katledilen müslümanlar.
|
Örneğin bugün Keşmir'de, Doğu Türkistan'da ve Filistin'de milyonlarca müslüman sadece dinlerinden dolayı zulüm görmektedir. Geçtiğimiz yıllarda Kosova ve Bosna'da yüzbinlerce insan olmadık işkencelere maruz bırakılmış, yerlerinden, yurtlarından edilmiş, dünyanın gözü önünde katledilmişlerdir. Sadece bazı müslüman ülkelerde değil, dünyanın bir çok yerinde insanlar, dinsiz gruplar veya dinsiz fikir akımları nedeniyle zulüm görmeye devam etmektedirler. Rusya'da yıllardır dinsiz nesiller yetiştirilmekte, dinsizliğin dini çok büyük bir hızla yayılmaktadır. Vicdan sahibi bir insan bunların hiçbirini gözü kapalı izlemez. İşte bu nedenlerden ötürü tüm müslümanların dinsizliğin insanlık üzerindeki zulmünü kaldırmak için vargüçleriyle mücadele etmeleri gereklidir. Bunun en akılcı ve en etkili yolu ise fikri alandaki mücadeledir.