DARWIN'İ OKUYARAK ZALİMLEŞEN DİKTATÖR: STALİN

DARWIN'İ OKUYARAK ZALİMLEŞEN DİKTATÖR: STALİN

 

DARWIN'İ OKUYARAK ZALİMLEŞEN DİKTATÖR: STALİN

Lenin'in 1924'de ölümünün ardından, Komünist Parti'nin başına dünyanın en kanlı diktatörü sayılan Stalin geçti. Stalin 30 yıl süren iktidarı boyunca, adeta komünizmin ne denli acımasız bir sistem olduğunu ispatlamaya çalışacaktı.

Stalin'in ilk önemli icraatı, Rusya nüfusunun yüzde 80'ini oluşturan köylülerin tarlalarına devlet adına el koymak oldu. Yiyecek hiçbir şey bulamayan milyonlarca kadın, çocuk ve yaşlı açlıktan kıvranarak yaşamını yitirdi.

Stalin, bu gibi kanlı politikaları sonucunda yaklaşık 20 milyon insanı katletti. Tarihçilerin bildirdiğine göre, Stalin bu vahşetten özel bir zevk duyuyordu. Kremlin'deki çalışma masasına oturup, toplama kamplarında öldürülen ya da idam edilen insanların sayılarını içeren listeleri incelemekten büyük keyif alıyordu.

Stalin, komünizme direnen diğer pek çok halkı da sürgüne göndererek katletti. Başta Kırım Türkler'i olmak üzere, Sovyetler Birliği içindeki pek çok azınlık ölüm tarlalarına gönderildiler. Sadece yolda ölenlerin sayısı yüz binleri bulmaktadır. Sürgünlerin yanında kullanılan bir diğer kitle katliam yöntemi ise gulag denilen çalışma kamplarıydı. Sibirya gibi öldürücü şartların hakim olduğu bölgelerde kurulan kamplara milyonlarca insan gönderildi. 1928 ve 1953 yılları arasında gulaglara toplam 30 milyonun üzerinde insanın gönderildiği hesaplanmaktadır. Bunların üçte ikisinden fazlası, yani en az 20 milyon insan bu kamplarda hayatını yitirdi.

Stalin'i bu denli acımasız bir katil haline getiren etken, kişisel psikolojik durumunun yanısıra, inandığı materyalist felsefeydi. Bu felsefenin en temel dayanağı ise, Darwin'in evrim teorisiydi. Stalin, Darwin'in fikirlerine verdiği önemi şöyle açıklıyordu:

Genç nesillere… üç şeyi öğretmeliyiz: Dünyanın yaşını, jeolojik orijinini ve Darwin'in öğretilerini.(1)

Stalin henüz hayatteyken yayınlanan Stalin'in Hayatındaki Dönüm Noktaları isimli kitapta, Stalin'in nasıl ateist olduğu yakın bir çocukluk arkadaşı tarafından şöyle anlatılıyordu:

Çok erken yaşlarda, henüz Hıristiyan kilisesinde bir öğrenci iken yoldaş Stalin eleştirel bir mantık ve devrimci bir duygu geliştirdi. Darwin'i okumaya başladı ve bir ateist oldu. (2)

Stalin'in gençlik arkadaşı G. Glurdjidze ise, Stalin'in artık Allah'a inanmadığını ve bunun nedeni olarak da kendisine Darwin'in kitabını gösterdiğini, okuması için kendisine de baskı yaptığını aktarır. (3)

Stalin'in evrim teorisine körü körüne bağlılığının önemli bir göstergesi ise, yönetime geldiği dönemde Sovyet eğitim sisteminin Mendel'in genetik kanunlarını reddetmesiydi. 20. yüzyılın başından itibaren bütün bilim dünyası tarafından kabul edilen bu kanunlar, Lamarck'ın ortaya attığı "kazanılmış özelliklerin sonraki nesillere aktarılması" iddiasını geçersiz kılıyordu. Bunun evrim teorisine karşı büyük bir darbe ve aynı zamanda büyük bir tehlike olduğunu gören Lysenko adlı Rus bilimadamı, düşüncelerini Stalin'e açtı. Lysenko'nun fikirlerinden etkilenen Stalin onu resmi bilim kurumlarının en başına getirdi ve evrime darbe vuran genetik bilimi, Stalin'in ölümüne kadar Sovyetler Birliği'nin hiçbir bilim kurumunda ya da okulunda kabul görmedi.

Darwinist fikirlerle yola çıkan Stalin dönemindeki Sovyetler Birliği, bir anda milyonlarca insan için, hayatının her an tehlikede olduğu, hiçbir suçu olmadığı halde her an alınıp götürülebileceği, görülmemiş eziyetler görebileceği bir kaos ortamına döndü.


DİPNOTLAR

1-Kent Hovind, The False Religion of Evolution, https://www.hsv.tis.net/….ke4vol/evolve/ndxng.html (Bu kitap sadece internette yayınlanmıştır.)
2-E. Yaroslavsky, Landmarks in the Life of Stalin, Moscow: Foreign Languages Publishing house, 1940, s. 8.; Paul G. Humber, Stalin's Brutal Faith, Vital articles on Science/Creation ekim 1987, İmpact No. 172
3-E. Yaroslavsky, Landmarks in the Life of Stalin, ss. 8-12.